Bu oyun tatlı mı tatlı ama içindeki çarpan çelik gibi
Candy Village… ilk duyunca dedim ki “çocuk oyuncağı gibi bir şey bu herhalde.” Ekranı açtım… pamuk şekerler, lolipoplar, gökkuşağı. Tatlılıktan gözüm kamaştı. Dedim “şu masumluğa bak.” Ama sonra… bir çarpan indi, bir patlama oldu… işin rengi değişti.
Bu oyun dışarıdan baktığında şeker gibi duruyor ama içinde bayağı sert bir sistem çalışıyor. Free spin geldi mi başlıyor şov. O balonlar patlıyor, şekerler uçuyor, ekran full renk… sen de başlıyorsun içinden sayı saymaya. Hele bir çarpan denk geldi mi, insan kendini matematik olimpiyatlarında hissediyor. “Çarpı on iki… üstüne yedi… bir daha katla…” Bir anda tatlı oyun, heyecanın göbeğine çeviriyor seni.
Tatlı tatlı geliyor, ama sonunda sağlam verir
Candy Village’ın en güzel tarafı şu: seni yormuyor. Rengârenk ekran, sade sistem, ne yapacağını biliyorsun. Dönüyorsun, eşleşiyor, patlıyor. Ama öyle mekanik hissettirmiyor. Sanki bir pastanenin içinde, her turda yeni bir tatlı deniyorsun.
Bazı oyunlar var, çevirirsin ama hiçbir şey olmaz. Candy Village öyle değil. Arada bir de olsa mutlaka hah işte bu dedirtecek bir şey verir. Bonus’a girdin mi zaten başka bir evrene geçiyorsun. Çarpanlar uçuşuyor, heyecan katlanıyor. Bi’ an geliyor ki diyorsun: “Bu şeker bana iyi geldi.”
Slotter‘da şeker bile daha tatlı patlıyor
E şimdi bu oyunun keyfini yaşamak için doğru yer lazım. Rastgele sitelerde donarsa, animasyon kasarsa… bütün tat kaçar. Slotter’da açtım ben Candy Village’ı, pamuk gibi çalıştı. Mobilde, tablette, bilgisayarda… fark etmiyor. Her yerde mis gibi oynanıyor.
Slotter zaten genel olarak bu tarz yoğun grafikli oyunları çok iyi kaldırıyor. Takılma yok, spin arası bekleme yok. Hani olur ya, tam çarpan geldiğinde oyun donar… burada öyle şey olmaz. Zaten Candy Village gibi bir oyunu oynarken seni oyundan soğutmayan bir platform lazımdı, o da Slotter işte.